İnsanlık, var olduğu günden beri geçmiş ve geleceği merak etmektetir. Geleceği öğrenme arayışı ve öngörülerde bulunma isteği ile birlikte, geleceği tahmin eden araçlara yani fallara yönenilmiş, falların yorumlanması sonucunda da, kehanet sanatı doğup popüler olmuştur. Günümüze ise, fallar kehanet sanatından ziyade, insanların kendi içindeki durumunu, bilinç altında meydana gelen olayları analiz etmekte daha çok kullanılmaktadır.
Geleceğin bilinmesi akıl ve sezgisel olarak iki bölüme ayrılmaktadır. Kâhinlik akılsal olarak değerlendirindiğinde, Tarot, kahve falı, el falı, numeroloji, zar falı ve astroloji gibi yöntemler kullanılır. Kâhinlik sezgisel olarak değerlendirindiğinde ise, duyguların ve fikirlerin doğrudan doğruya değerlendirilmesi yöntemi kullanılır.
Günümüzde, meydumların da aslında yaptığı iş budur. Genellikle olaylara sezgisel olarak bakarlar, akıl ve mantık yürütmezler. Böyle bir durumda, öngörülen kehanetler akıl ve mantık tarafından kabul görmediği için bilincimiz tarafından reddedilir. Tabii yine de, sezgisel olarak öngörülüp gerçekleşen kehanetlerde bulunmaktadır.
Kısaca, Her zaman söylenip dile getirildiği gibi; "Fala inanmayın, falsız da kalmayın."